Süleyman Ezber

1986 yılında dünyanın en güzel şehri İstanbul’da doğdu. Okuma yazma öğrenene kadar her şey normaldi. Kalemi eline aldığında fark ettiler ki bırakmıyor. Bir eli çenesinde, diğer eli kâğıtta, kocaman gözlüklerinin arkasından dışarıdaki yağmuru izleyen düşünceli gözlerle izleyen bir çocuk getirin aklınıza. İşte öyle biriydi çocukken.


Başarılı bir öğrenciydi. Biraz büyüyünce üniversiteye gitti. İktisat bölümünü okudu. O bölüm de ne işe yarıyor diye sorarsanız hemen cevaplayayım. Babanızdan aldığınız harçlık hemencecik bitince ne kadar üzülüyorsunuz değil mi? İşte iktisat bölümüne gidenler o paranın ömrünü uzatan gizli bir formül öğreniyorlar. Kimisi bu formülle zengin dahi olabiliyor!


Yıllar çabuk geçti. Bir zamanlar kısık gözlerle düşünen bir çocukken elleri cepte hayal kuran kocaman bir yetişkin oldu. Okuma ve yazma aşkı değişmedi tabii... Birçok kitap kaleme aldı. Dergilerde yazılar yazdı. Gazetelere röportajlar verdi ve çok sayıda okul gezerek genç okuyucularla tanıştı.


Uygulamalı Sosyoloji bölümünde yüksek lisans tezini yazarken bu alanı ne kadar çok sevdiğini fark etti. “Ben zaten yıllardır bunu yapıyormuşum da haberim yokmuş” derken görmeliydiniz onu.


Kendisi şu an yazmanın dışında işler de yapıyor. Özel bir firmada İç İletişim ve İşveren Markası alanında çalışıyor. Siz şimdi bunu da soracaksınız biliyorum. Çalışma arkadaşlarının mutluluğu ile ilgileniyor yeterli olur mu?


Bunca işe koştururken enerjisini nereden mi alıyor, tabii ki okurlarının gözlerinden!

Sakın onu bakışlarıyla karşısındakinin gücünü emebilen “süper acayip” biri zannetmeyin. Enerjisini alması için bir okuruyla sohbet etmesi yetiyor. Satırlarından keyif alan birinin mutluluğu kocaman bir güç kaynağı gibi şarj edebiliyor onu.


Yazarımızın en büyük ilham kaynağını merak ediyor musunuz? Erva ve Cihangir isimli iki çocuğu var. Onlarla vakit geçirmeye bayılıyor ve tabii ki bu ilhamla yeni eserler kaleme almaya devam ediyor…

Image